Page 37 - Özel Çağın Göz Hastalıkları Hastanesi - E-Dergi (Sayı 14)
P. 37
v
v
Üretilmiş gerçek, özgürlüğü tehdit ediyor
Buraya dek bahsini simülasyon kuramını ama “gerçek değişim” ve
geçirdiklerimiz, gerçeğin incelemelerini tavsiye ederiz. “gerçek özgürlük” elbette çok
nasıl kolay üretilebildiğini, Gerçek olmayan bir şeyin zordur. Değişim uzun süre
çoğumuzun da bunlara nasıl gerçekmiş gibi gösterildiği bir gerçekleşmeyince cam tavan
kolay inanabildiğimizi özetliyor. ortamda, simülakr (gerçeklik sendromu gibi yanılsamalar da
Politikacılar, reklamcılar, olarak algılanmak istenen muhtemeldir.
medya hatta en sevdiklerimiz görünüm) haline gelen Gerçeklik sizden çalınınca
“kendi gerçeklerini” bize kabul sayısız bilgi, var olan maddi özgürlüğünüz de çalınır.
ettirdiğindeyse haliyle özgür gerçekliğin yerini almaya Özgürlük herhangi bir
toplum ya da birey ortadan başlar. Yalan ve gerçek gibi manipülasyona, kısıtlamaya,
kalkıyor. zıtlıklar sürekli olarak birbirinin zorlamaya bağlı olmaksızın
yerine geçer. Gerçek yeniden
Bizi bilgi bombardımanına düşünme veya davranmaysa
tutan sosyal medya dahil tüm ve sayısız kere üretilir. Bu eğer, bu kavram yok olur. Hatta
iletişim kanalları da gerçek durum hipergerçekliğin belli aşamadan sonra özgürlük
bilginin hengame arasında doğmasına neden olur. talep de edilmez hale gelir.
kaybolmasını kolaylaştırıyor. Hipergerçeklik hem gerçeğe Halkın genelinde bu direnç
hem de onun kurmacasına, başladığında bireyin kişisel
Gerçeklik algısı yüksek oranda simülasyonuna son verir. Sonuç özgürlüğünü talep etmesi
tahrip olan toplum ya da bireyi kaçınılmaz bir anlam yitimidir. hayatına bile mal olabilir. Erich
her türlü ideolojinin, kurumun, Hipergerçekliğin bulunduğu Fromm’un dediği gibi “otorite;
kişinin kolayca yönlendirip bir ortamda gerçekten söz itaat etmenin en büyük erdem,
sömürdüğü bir ortam da etmek anlamsız ve saçmadır. baş kaldırmanın ise en büyük
böylelikle kurulmuş oluyor. Hissettiği o manevi boşluk günah olduğunu savunduğu”
büyüdükçe insan ister sürece bu kaçınılmazdır.
Gerçeklik algısı sürekli yeni istemez içinde bulunduğu
gelen bilgiyle anlık olarak simülasyon evrenindeki Üstelik Milgram İtaat Deneyi
değişen toplum ya da bireyin hazlara sığınır, mutlu ve özgür de göstermiştir ki gerçek dışı
olayların aslını algılaması, oluş olduğu yanılgısına kapılır, bilgilere maruz kalıp yapay
sırasını düzgün hatırlaması, inançlarla manipüle edilmiş
olaylar arasında anlamsal öyle olmadığını hissetse de kişi, insanlık onurunu bir
bütünlük kurması, kısacası yanılgıya içten içe devam kenara bırakabilir, meşru olarak
tam olarak neyin gerçek etmek ister. Hazlar yetmeyince gördüğü otoritenin özgürlükleri
olduğundan emin olması tepkisizlik tek seçenek olur. kısıtlamak için kullandığı
imkânsız hale geliyor. Ya da güya ifade özgürlüğünü bir maşası olabilir. Böylesi
örneğin sosyal medya gibi bir dünya George Orwell’ın
Bu noktada, konuya ilgi sanal kamusal alanlarda 1984 romanında etkileyici bir
duyanların Jean Baudrillard’ın kullanıp içini rahatlatır biçimde tasvir edilir.
George Orwell’ın 1984 adlı distopik Kitaptan şu alıntılar gerçeğin ne denli
romanı “post truth / hakikat sonrası” çarpıtılıp özgürlüklerin ipotek altına
kavramının edebiyattaki izdüşümüdür. alındığını gösterir:
Sinemaya da uyarlanan eserde
manipülatif iktidar kitlelere sürekli Barış Bakanlığı savaşın, Hakikat
hükmedebilmek için gerçekliği Bakanlığı yalanların, Sevgi Bakanlığı
denetim altında tutar. Kavramlar esas işkencenin, Bolluk Bakanlığı
anlamlarından koparılır hatta tam zıttı yokluğun bakanlığıdır. Bu çelişkiler
kelimelerle kodlanır. “Savaş barıştır. rastlantısal olmadığı gibi, sıradan
Özgürlük köleliktir. Cahillik güçtür.” bir ikiyüzlülükten de kaynaklanmaz;
sloganı gibi. Buna “çiftdüşün” derler. bunlar, çiftdüşün’ün bilinçli
uygulamalarıdır.
Çiftdüşün, insanın iki çelişik inancı
da kabullenebilmesi anlamına gelir. İki kere ikinin dört ettiğini nereden
Geçmişe dair her bilgi değiştirilmiş, biliyorduk ki? Yerçekimi diye bir şey
gerçeklik yeniden inşa edilmiştir. olduğunu nereden biliyorduk ki?
Böylelikle bellekten ve geçmişten Geçmişin değiştirilemez olduğunu
yoksun bir toplum yaratılmıştır çünkü nereden biliyorduk ki? Madem geçmiş
Büyük Biraderin gözü üstlerindedir! de dış dünya da yalnızca zihinlerdeydi,
madem zihin de denetlenebiliyordu,
Her anı gözetleyip denetleyen söylenecek ne kalıyordu ki geriye?
Büyük Birader ile sembolize edilen
ideolojinin, kendi çıkarına yönelik Sanki büyük bir güç üzerinize
hem geçmişe hem de o ana dair yükleniyordu; kafatasınızda bir delik
yeniden oluşturulan haber manşetleri açıp beyninizi tepikliyor, yüreğinize
ve içerikleri roman kahramanına korku salarak inançlarınızı koparıp
ülkesinin kimle savaştığı konusunda alıyor, handiyse aklınızın tanıklığını
bile kafa karışıklığı yaratır. yadsımaya razı ediyordu sizi.
35