Page 40 - Özel Çağın Göz Hastalıkları Hastanesi - E-Dergi (Sayı 10)
P. 40
v
GÖZ BAKAR,
BEYİN GÖRÜR
Algılamanın çok yönlü olduğu yani ses işitilir; algıda ise bir nesneyi tarar ve görsel bilgiyi
girizgâhından sonra, bu bütün olarak değerlendirilir yani toplar. Bu hareketlere gözlerin
süreci başlatan duyulardan onun bir müzik mi gürültü mü istemsiz ya da istemli seğirmesi
bahsedelim. olduğunu anlarız. de diyebiliriz. Alınan bu görsel
kayıtlar bütünü, algı süreci için
son derece önemlidir. Örneğin
karşılaştığımız birinin yüzünü
tanımak için burnunu, ağzını,
kulaklarını vs. saniyeler içinde
ayrı ayrı tarasak da bütünsel bir
yüz olarak algılarız.
Duyu organlarımız dışarıdan
gelen uyarıları alır ve sinirler Algı biçimlerini açarken ilk
aracılığıyla beyindeki ilgili sırayı görme duyusuna verelim.
merkeze iletirler. “Duyum” adı Dünyaya açılan pencere olan
verilen bu süreçte ışık, görüntü, gözlerimiz algı mekanizmasının
ses, tat, koku, dokunuştan önemli bir parçası. Ancak esas
edindiğimiz bilgiler beyne itibariyle gözümüzle değil,
hücum eder. Fiziksel uyarıcıların beynimizle görürüz. Cisimlerden Aynı bütünsellik işitme duyumuz
başlattığı bu süreçte geçmiş yansıyan ışık ışınları önce için de geçerli. Dinlediğimiz
yaşantılar olaya dahil olur ve saydam tabakaya gelerek kırılır. müziğin notalarını tek tek değil
duyumun verdiği yalın bilgiye Kırılan ışın göz bebeğine ulaşır. akan bir melodi olarak algılarız.
anlamlar yüklenir. İşte “algı” bu Göz bebeğinden gelen ışınlar
“anlamlandırma”dır. göz merceğinde tekrar kırılarak Hatta ortamda başka sesler
ağ tabaka üzerine düşer. Işığa varsa ve o melodiyi işitmek
Dolayısıyla algı ile duyum duyarlı reseptörlerin bulunduğu istersek dikkatimizi odaklayarak
arasında hatırı sayılır bir fark ağ tabakadaki sarı leke üzerinde bunu başarabiliriz. Bu durum
olduğunu söyleyebiliriz. Duyum ters bir görüntü oluşur. Görme da lisenin psikoloji derslerinden
basit fizyolojik bir olayken, algı sinirleri aracılığıyla beyne iletilen hatırlayacağımız “algıda seçicilik”
karmaşık psikolojik bir olaydır. bu ters görüntü, beyindeki konusuna götürür bizi.
Duyum -fiziksel bir engel görme merkezinde düz olarak
olmadığı sürece- herkeste algılanır. Böylece görme Dokunma, koklama ve tat
benzer şekilde gerçekleşir. Algı gerçekleşir. alma duyularımızda da temas
ise bireyden bireye farklılık ettiğimiz eşyanın biçimi,
gösterir çünkü işin içine önceki Bu noktada bir duruma dikkat yediğimiz yemeğin tadı ya da
sayfada kısaca bahsettiğimiz çekmek gerekiyor. Gözlerimiz kokusunu algılarken her detaya
kişisel özellikler girer. Duyumda “sakkadik” yani hafif duraksamalı değil, bütünsel olarak verdiği
uyarıcılar tek tek değerlendirilir göz hareketleri ile baktığımız bilgiye odaklanırız.
38