Page 68 - Özel Çağın Göz Hastalıkları Hastanesi - E-Dergi (Sayı 14)
P. 68
v
Guy Montag... Görevi, yangın ki Montag ve eşi Mildred’ın bir
söndürmek yerine kitap yakmak komşusu aynen şunları söyler:
olan bir itfaiyeci. Çünkü bu distopik “Çocukları on günün dokuzunda bir
topluma göre kitaplar, bilginin okula sepetledim. Ayda üç gün eve
değil mutsuzluğun kaynağı. Günah geldiklerinde onlara katlanıyorum.
keçisi kitaplar, insanların aklını Onları ‘oturma odası’na atarsın ve
çelmesin diye ortadan kaldırılıyor düğmeyi çevirirsin. Tıpkı çamaşır
ama kimseden çıt çıkmıyor. Hatta yıkamak gibi. Kirli çamaşırları
onları düşünmeye ve dolayısıyla doldur ve kapağı kapat.” Kitle
acıya sürükleyen kitaplardan bile iletişim araçlarıyla kendi zihinlerinin
isteye uzaklaşmışlar. Evet sistem yıkandığının farkında olmayan
bunu uzun bir süre manipüle etmiş anne-babalar, çocuklarının
ve sonunda da tüm açığı kendisiyle zihinlerinin yıkanmasına da
kapatmış. rahatlıkla göz yumarlar.
Nasıl mı? Kitabın yerine, zihinleri İnsanlar bu tuzağa cehaletleri
boş şeylerle dolduracak bir meşgale nedeniyle düşmüşlerdir.
bularak: TV ve radyo. Kitaplardan kendi istekleriyle
uzaklaşmışlar, kitaplar yakılırken
TV’ler bir, iki, üç hatta dört duvarda ses çıkarmamışlardır. Cehalet
bulunması gereken, sayı ne kadar sansürü, sansür cehaleti kar topu
artarsa statünün de o denli arttığı gibi besler. Bilgiyi kontrol eden
bir “şey”dir. Deniz kabuğu radyosu iktidar gerçek bu derse o gerçektir,
ise uyurken bile kulaklıkla dinlenir, özgürlük bu derse o özgürlüktür.
iktidarın kurguladığı gerçeklik,
bilinç altına kadar sızar. Her ikisi Mutluluk hayaliyle manipüle edilen
de insanlara neyi nasıl düşünmeleri bu dünyada bir şeylerin ters gittiğini
gerektiğini dikte eder. sezer Montag. Hayattan dışlanan
kitapların yokluğu mutluluk
Evet bunlar insan icadı “şeyler”dir getirmediyse, belki de çözüm
ama asıl amaç bireyi ve toplumu gidişatı tersine çevirmektedir.
sansür ve teknolojinin yıkıcı Terörist muamelesi gören kitap
doğasıyla “şeyleştirmektir” zira okurlarını kıskıvrak ele geçiren,
zihin kontrol aracı olarak izleyeni
eğlendirir ve eğlerler. Sürekli evlerinde kül edilmedik tek kâğıt
görüntü ve ses bombardımanına parçası bırakmayan bir itfaiye
mensubu olmasına rağmen, her
maruz bırakarak düşünmeye zaman operasyonda bir “yasak elma”
ya da takat bırakmazlar. Zaten aşırır ve evinin televizyonsuz bir
düşünmek vakit kaybıdır. Üstelik duvarındaki bölmeye saklar.
mutsuzluk getirir çünkü fikirler
farklılıklara, farklılıklar da çatışmalara O dönemde karşılaşır Clarisse ile.
yol açar. Herkes aynı olursa çatışma Gecenin bir saatinde sokaklarda
da olmaz. İtaatkârlık bir nevi dolaşan, doğayı koklamayı, güneşin
özgürlüktür artık. doğuşunu ve çimenlerin üzerine
düşen çiğ tanelerini izlemeyi seven,
Haber alma ve gerçek bilgiyi edinme 17 yaşında, “anormal” bir kız. Yani
özgürlüğü varmış gibi yapan bu kitle gün boyu TV izleyen, evin tavanına
iletişim araçları sayesinde iktidar, odaklanıp deniz kabuğu radyosunun
ciddi bir savaş tehlikesi altında zihin yıkama programlarını dinleyen
olduklarını bile halktan gizlemeyi Mildred ve diğer herkesin aksine... FAHRENHEIT 451, 1966
YILINDA SİNEMAYA DA
başarmıştır. Hatta halkın dünyaya UYARLANDI. FRANÇOIS
dair bilgileri de yok denecek kadar Yazar Bradbury’nin tabiriyle, TRUFFAUT’NUN
SENARYOSUNU YAZIP
azdır. Öyle ki Montag şöyle der: mutluluk maskesini kapıp YÖNETTİĞİ FİLM, KİTABA
“Söylentiler duydum; dünya açlıktan çimenlerin üzerinde koşan YÜZDE YÜZ BAĞLI
KALMASA DA GÜÇLÜ
ölüyormuş fakat biz iyi besleniyoruz. Clarisse’den entelektüel olarak İMGELERİYLE OLDUKÇA
Dünyanın ağır şartlarda çalıştığı etkilenir Montag. İçinde kıpırdanan SES GETİRMİŞTİ.
ve bizim eğlendiğimiz doğru mu? merak toprağına cesaret de ekilir
Bu yüzden mi bizden bu kadar böylece. Sakladığı kitapların odunsu
nefret ediyorlar? Belki kitaplar bizi kokusunun cazibesinden alamaz
yarım da olsa mağaralarımızdan kendini. Okudukça başka bir ateş
çıkartabilirler. Belki bizi, aynı çılgın başlar yanmaya; bu sefer zihninde.
yanılgılara, hatalara düşmekten Zemberek boşalır... Prangalar
alıkoyabilirler.” sökülünce, medyanın evlere sızarak
insanı ne denli kuşattığını fark
Bu kitle iletişim araçları insan eder.
ilişkilerine bile engel olur, samimiyet
ve yakınlığı yeniden tanımlarlar, Son operasyonunda yaşlı bir kadının,
hatta TV programlarında çıkan kitaplarının yanmasını izlemektense
kişilere “aile” derler. Oturma onlarla birlikte yanmayı tercih
odalarına ekran ile davet edilenler, etmesi taşırır bardağı. Kitaplar,
gerçek ailenin yerini öyle bir tutar uğrunda ölmeyi göze alacak neyi
66