Page 76 - Özel Çağın Göz Hastalıkları Hastanesi - E-Dergi (Sayı 10)
P. 76
v
v
Buzullar bir gecede erise ne olurdu?
Elbette bu teknik olarak imkânsız Henüz en kötüsünden bahsetmedik en önemlisi Himalaya buzulları
ancak simülasyon mantığıyla bile; zira okuduklarınız kaosun ve Asya’da yaklaşık 800 milyon
yaklaşıp böyle bir şey gerçekleşseydi ilk adımlarıydı. İleriki adımlarda insan içme suyu ihtiyacını buradan
neler olabilirdi diyerek zihin ise okyanusların su sıcaklığındaki karşılıyor.
cimnastiği yapalım, ne dersiniz? değişimlere bağlı olarak bazı
Buzullarımızın yüzde 99’u Grönland dengelerin şaşması muhtemel. Ancak bu buzulların önemli bir görevi
daha var: Bazı toksik kimyasalları
ve Antarktika’da bulunuyor. Bunlar Bunlardan biri de Meksika
bir gecede eriseydi küresel deniz Körfezi’nden başlayıp Kuzey içerisinde hapsetmek. Bu da demek
seviyesi bir anda 66 metreye kadar Avrupa’ya kadar devam eden Körfez oluyor ki buzullar erirse, yer altı
yükselirdi. Bu durumda dünya Sıcak Su Akıntısı. Gulf Stream olarak sularına karışan toksik maddeler
nüfusunun neredeyse %40’ı evini bilinen bu akıntı Kuzey Avrupa’ya kalan içme suyunu da zehirler.
kaybederdi çünkü New York, Londra, yaşanabilir düzeydeki sıcak havayı
Lizbon ve Amsterdam gibi şehirlerin sağlıyor. Dolayısıyla onun seyrinin Evet buzulların bir gecede, ayda,
önemli bir kısmı sular altında kalırdı. bozulması ya da tamamen yok yılda hatta yüz yılda tamamen
Felaketten İstanbul, İzmir, Antalya olması dondurucu soğuklara neden erimesi mümkün değil. Bunun için
gibi önemli şehirler de nasibini alırdı. olacağından Avrupa’da minik bir buz normal şartlar altında yüz binlerce
çağı başlayacağını söyleyebiliriz. Evet yıl gerekiyor. Ancak sadece bir asırda
Tüm dünyaya yayılan fazla miktardaki hemen yanı başımızdan söz ediyoruz. bizi bu noktaya getiren insanoğlunun
deniz suyu yer altı su rezervlerine
de sızacağından neredeyse tüm Ayrıca unutmamak gerekir ki yaptıklarını düşünürsek bu zaman
içme suyu kaynaklarımıza tuzlu su buzullar yalnızca kutuplarda yok. aralığı kısalabilir. Dolayısıyla
karışırdı. Susuzluğun nasıl bir yok Yüksek dağların tepelerindeki tatlı su hatalarımızdan ders alarak, geleceği
oluş getireceğini az çok tahmin buzulları milyonlarca insan için içme ödünç aldığımız torunlarımız için
edersiniz. suyu anlamına geliyor. Bunlardan şimdiden çözüm arayışına girmeliyiz.
BUGÜNE DEK NE YAPTIK?
Her şey olumsuz gibi gözükse de ve Kanada’daki toplantılarda iklim konferans yapıldı. Hazırlanan Kyoto
küresel ısınma karşıtı birçok çaba değişikliği ile ilgili atılması gereken Protokolü’ne göre katılımcı ülkeler
var. Küresel ısınmayı ana gündem siyasi adımlar tartışıldı. Toronto’da 1990 yılı itibarıyla yaptıkları sera gazı
maddesi olarak benimsemiş bazı 1988’deki “Değişen Atmosfer” salınımını 2008-2012 arasında yüzde
küresel örgütler ve sivil toplum konferansında karbondioksit 5,2 azaltacaktı. Toplam sera gazı
kuruluşları farkındalık arttırmaya salınımını 2005’e kadar yüzde 20 salınımının yüzde 25’ini tek başına
çalışıyorlar. Felaketin ölçeği azaltma önerisi gündeme geldi. üreten ABD için bu rakam yüzde
düşünüldüğünde bu çabalar 1990’a gelindiğindeyse Cenevre İkinci 8 olarak belirlendi. Ancak protokol
okyanusta su damlası olsa da yola Dünya İklim Konferansı düzenlendi en az 55 ülkenin parlamentosu
çıkılmış olması önemli. ve Türkiye’nin de aralarında tarafından kabul edildiği zaman
bulunduğu 137 ülke sera gazı yürürlüğe girecekti. Ne var ki 2000
Bu konuda ilk adım 50’li yıllarda salınımının kontrol altına alınması yılına kadar sadece 22 ülke kabul
atıldı. O yıllardaki konferans ve hususunda anlaşma imzaladılar. etti. Üstelik ertesi yıl ABD, protokolü
seminerler ilk toplumsal farkındalık kısıtlama olarak gördü ve ekonomik
çalışmaları. Küresel ısınma konulu Mevzunun en acı tarafı tam da bu çıkarlarına uymadığı gerekçesi
ilk ciddi toplantı ise 1979’da Dünya noktada başladı. 1997’de Japonya’nın ile anlaşmadan çekildi. Bu arada
Meteoroloji Örgütü tarafından Kyoto şehrinde, 160 ülkeden gelen Türkiye’nin İklim Değişikliği ve
Birinci Dünya İklim Konferansı adıyla 10 binden fazla bilim insanı ve Çerçeve Sözleşmesine 2004 yılında
düzenlendi. 1980’li yıllarda Avusturya hükümet yetkilisinin katıldığı bir 189. ülke olarak katıldığını ekleyelim.
KYOTO PROTOKOLÜNE DÜNYA
ÜLKELERİNİN KATILIM DAĞILIMINI
GÖSTEREN BU HARİTADA
KOYU YEŞİLLER KATILAN VE
İMZALAYANLARI, AÇIK YEŞİLLER
YALNIZCA İMZALAYANLARI İFADE
EDİYOR. TURUNCU RENK İMZALAYIP
ANLAŞMAYI ONAYLAMAYANLARI,
KIRMIZI İMZALAMASINA RAĞMEN
ANLAŞMADAN ÇEKİLENLERİ,
SARILAR İMZA SÜRECİNDE
OLANLARI, GRİLER İSE
İMZALAMAYANLARI GÖSTERİYOR.
74