Page 84 - Özel Çağın Göz Hastalıkları Hastanesi - E-Dergi (Sayı 9)
P. 84

v
                              v




                                istanbul








                              İstanbul öyle bir şehir ki tarih, kültür, din,
                              edebiyat, sanat ve daha fazlasını beslemiş,
                             devşirmiş, müthiş bir kelebek etkisiyle tüm
                           dünyayı etkilemiş. Onu birkaç satırla özetlemenin
                          zorluğu bir yana, ona atfedilen isimlerin hikâyesini
                       anlatmak için dahi kitaplar yazılabilir. Yine de bir kapı
                  aralamak istedik bu zengin geçmişe…

                Batılı kaynaklarda bir balıkçı köyü   Osmanlı’dan önce Byzantion, Deutra-
                olduğu söylenen İstanbul’un MÖ      Roma, Roma Nea, Konstantinopolis,
                658’de Mageryalı “Byzans” tarafından   Bulin, Astanbulin ve İstimbuli isimleri
                şehir hâline getirildiği için “Byzantion”   ile anıldı.
                ismi ile anıldığı yazılır. Roma     Müslümanlar, Osmanlı fethi öncesinde
                İmparatorluğunun egemenliğine       “Kostantiniyye” dedikleri şehre
                geçtiğindeyse İmparator Marcus      fetih sonrasında “Müslüman şehir”
                Aurelius’un manevi babasının        anlamındaki “İslambol” adını verdiler.
                adıyla “Antion” olarak anıldı. Roma   Bunun yanında birçok başka isimle
                İmparatoru Constantinius şehri      de anıldı bu güzel şehir: Sultanşehir,
                büyüterek “Constantinopolis”        Beldet-üt-Tayyibe, Dergâh-ı Selâtin,
                adıyla başkent yaptı. Halk ise şehir   Derseâdet, Âsitâne, Dâr-ül-İslâm,
                merkezi anlamına gelen “Stin-       Dâr-ül-Hilâfe, Dâr-üs-Seâde, Âsitâne-i
                Polis” kısaltmasını kullanmaktaydı   Devlet, Pây-ı Taht-ı Saltanat, Aziz
                ki “İstanbul” adının bu kısaltmadan   İstanbul ve en nihayetinde “İstanbul”
                türediği kuvvetle muhtemeldir.      adına kavuştu.


                İstanbul’da yaşayan, bir gün bile olsa onu içine çeken herkes bilir
                ki her köşesi ayrı bir dünyadır bu kentin. O nedenle “İstanbul”
                isminin kökenlerine inerken, semtlerine değinmeden edemedik…

                Tarihi MÖ 675 yılına dayanan Kadıköy,   Çengelköy’ün adı, eskiden gemi
                yörenin bakımsız köy görünümünün     çapalarının bu köyde yapılmasına
                düzelmesi için Fatih Sultan Mehmet’in   dayanıyor. Barbaros Hayrettin Paşa’nın
                ilk İstanbul kadısını fetih sırasında   gemileri bağlamak için limana diktirdiği
                buraya yerleştirmesiyle bu ismi almış.   beş taşın adını verdiği semt ise Beşiktaş.
                Fatih’in fetih döneminde otağını kurup   Tabii bu rivayetlerden sadece biri.
                okçular tekkesi yaptırdığı bölgeye de   Osmanlı döneminde esnafı denetleme
                Okmeydanı diyoruz. Tophane’nin ise   yetkisine sahip “emin”lerin çalıştığı
                Osmanlı döneminde yapılıp geliştirilen   gümrük eminliği de Eminönü’ne adını
                ünlü top dökümhanesine ev sahipliği   vermiş. Sucuların suyu halka taksim
                yapması da tesadüf değil.            ettikleri yerin adı üstünde: Taksim. Şiş
                Kazlıçeşme’nin hikâyesi de fetih     yapımıyla uğraşan bir ailenin konağının
                dönemine rastlıyor. Su sıkıntısı     bulunduğu semte ise Şişli denmiş.
                çekildiğinde uçuşan kazların peşinden   Takvimleri geri sarıp Bizans’a gidelim:
                gidilerek su kaynağının bulunduğu    Uçsuz bucaksız arazilerine İtalya’dan
                bu nokta semte adını vermiş. Fatih’in   getirdiği tohum ve fidanları diktiren,
                adının verilmesine vesile olan bir diğer   Bizans halkına birçok sebze ve meyveleri
                semt ise Bebek. Bölge Muhafızı olarak   tanıtan Venedik Bey’inin yaşadığı bölge,
                atadığı bölükbaşının “Bebek” lakaplı   günümüzün Beyoğlu semti. Hatta
                olması ile semt bu adı almış.        Fatih Sultan Mehmet bu beye misafir
                4. Murat’ın şehzadelerden birinin    olur, evinde yemek yermiş. O dönemde
                doğuşu münasebetiyle 7 gece kandil   skutari denen asker kışlaları nedeniyle
                yaktırması Kandilli’ye ismini vermiş.   Skutarion diye anılan bölgenin adı
                Bostancı ise adını her türlü meyve ve   Üsküdar’a dönüşmüş.
                sebzenin yetiştirildiği bostanlardan   “Etrafı surlarla çevrili” anlamına gelen
                alıyor. Şaşkınbakkal’ın gülümseten   Pantecion (Pantiki) ismi de Pendik
                bir hikâyesi var: Yerleşimin yoğun   semtinin adı haline gelmiş. İstanbul’a
                olmadığı dönemlerde, yazın denize    egemen olan devletin doğudan gelecek
                gelenlerin burada iş yapılamayacağını   saldırıları önlemek için burayı bir
                düşünerek mahalle bakkalına “şaşkın   savunma hattı olarak kullandıklarını
                bakkal” yakıştırması semtin adını    kaydeden kaynaklar bu bilgiyi destekler
                belirlemiş.                          nitelikte.

      82
   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89